Sss

Sıkça sorulan sorular

Bir avukata vekalet vermek için öncelikle kimlik ya da kimlik yerine kullanabileceğiniz ehliyet pasaport gibi bir resmi belge ile bizzat notere başvurmanız gerekir. Yurt dışında bulunanlar konsolosluklara müracat ederek vekaletname çıkartabilir. Vekalet çıkartmak için vekalet çıkartılacak avukatın T.C. kimlik numarası, adı ve soyadı gereklidir.

Hukuki ihtiyaçlarınıza göre, tüm hukuki süreçleri kapsayan genel dava vekaletnamesi ya da yalnızca belirli bir işlem veya dava için geçerli olan özel vekaletname düzenlenebilir. Hazırlanan metni kontrol edip onaylamanızın ardından, vekaletname noter huzurunda imzalanır ve aslı tarafınıza teslim edilir. Bunun için notere ücret ödemeniz gerekmektedir. Bu ücret, vekaletnamenin içeriğine ve sayfa sayısına göre değişiklik gösterebilir.

Vekaletnamenin avukatınızın hangi konularda yetkili olacağını belirten yetki kapsamı önemlidir. Örneğin arabuluculuk süreçlerinin takibi için vekaletnamede özel yetki bulunması gerekmektedir ya da boşanma davaları gibi bazı özel işlemler için kanunen özel yetki şartı aranır. 

Şirketler adına düzenlenecek vekaletnamelerde imza sirküleri ve yetki belgesinin notere ibrazı gerekmektedir. Bir kişi, aynı vekaletname ile hem şirketi temsilen, hem kendisi için vekalet verebilir. Aynı şekilde birden çok kişi de bir vekaletname ile aynı avukata vekalet verebilir. 

Dava açarken dava türüne göre belirlenmiş olan nispi ya da maktu harçların ödenmesi gerekmektedir. Ayrıca davada yapılacak masraflar için kullanılmak üzere gider avansı yatırılması gerekmektedir. 

Davanın kabul edilmesi halinde yatırılan harç ve giderler dava sonunda haksız çıkan taraftan tahsil edilmektedir. Ancak avukatınıza ödediğiniz vekalet ücreti, noter ücreti, dava sırasında yapmış olduğunuz ulaşım vb. kişisel harcamalar bu kapsamda değildir. 

Avukatlık ücreti, Türkiye Barolar Birliği tarafından her yıl yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile belirlenen asgari tutarın altında kalmamak kaydıyla serbestçe belirlenebilir. Ücret, davanın veya hukuki işlemin niteliğine, karmaşıklığına, süresine ve harcanacak emeğe göre değişkenlik gösterir. Bu nedenle, her dosya için önceden sabit bir ücret belirlemek mümkün değildir. Ücretlendirme, yapılacak görüşme ve değerlendirme sonucunda, somut duruma özel olarak belirlenir. Şeffaflık sağlamak adına, ücret anlaşması müvekkilimizle birlikte yazılı olarak kararlaştırılır. 

Avukat-müvekkil ilişkisinin temeli güven ve şeffaflıktır. Bu nedenle, hukuki danışmanlık hizmetlerimiz ücrete tabidir. Danışma ücreti, sorunun niteliğine, harcanacak zamana ve emeğe göre belirlenmektedir. Yaptığımız ilk görüşmelerde, hukuki durumunuzu değerlendirerek olası yol haritasını ve bu sürecin maliyetini açıkça belirtiyoruz. 

Türk hukukunda avukatla temsil zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak hukuki süreçlerin doğası gereği, dava ve işlemlerin takibi uzmanlık gerektirmektedir. Bir dava ile ilgili başlangıçta yapılan en ufak bir hata ya da kaçırılan bir süre telafisi mümkün olmayan hak kayıplarına neden olmaktadır. Tüm bu durumların önüne geçmek; haklarınızın korunması ve en etkili şekilde savunulması için bir avukatla çalışmanız önemle tavsiye edilir.

Bu ayrım halk arasında yaygın olarak kullanılsa da, hukuksal bir karşılığı bulunmamaktadır. Türkiye'de avukatlık mesleği, kanunen serbest bir meslek ve kamu hizmetidir. Tüm avukatlar, mesleğe başlamadan önce bir baroya kayıt olmak zorundadır.

Ancak, avukatların çalıştığı kurumlar açısından bir farklılaşma söz konusudur. Bu bağlamda, "baro avukatı" tabiri genellikle kendi ofisi olan ve serbest çalışan avukatları tanımlarken, "devlet avukatı" terimi devlete ait kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan avukatlar için kullanılır.

Unutmamak gerekir ki, her iki tür avukat da aynı hukuk eğitiminden geçer, aynı yasal sorumluluklara ve mesleki etik kurallara tabidir. Temel fark, çalıştıkları kurum ve bu kurumun müvekkil olarak temsil edilmesidir.

Evet, serbest çalışan bir avukat ise istediği her davaya bakabilir. Belirli bir alanda çalışmak veya sadece o alandaki davalara bakmak tamamen avukatın inisiyatifindedir. Devlet avukatları ise sadece çalıştıkları kurumu temsil ederler ve bu kurumla ilgili davaları takip ederler.

Evet, avukatın kendisine teklif edilen bir işi reddetme hakkı bulunmaktadır. Bu durum Avukatlık Kanunu ile düzenlenmiştir. Avukatlar, mesleki bağımsızlıkları gereği, bir işi sebep göstermeden de reddedebilirler. Ancak, bu reddi iş sahibine gecikmeden bildirmek zorundadırlar.

Kanun, avukatların işi reddetmek zorunda oldukları durumları da belirtir. Örneğin; teklif edilen işin hukuka aykırı veya haksız olduğu kanaatine varılırsa, aynı işte menfaati zıt olan başka bir tarafı temsil etmişlerse yani menfaat çatışması varsa ya da daha önce hâkim, savcı veya bilirkişi olarak o işte görev almışlarsa, avukatlar işi yasal düzenlemeler gereği reddeder.

Özetle, avukatın işi reddetme yetkisi geniş olmakla birlikte, bazı özel durumlarda reddetme yükümlülüğü de bulunmaktadır. 

Serbest çalışan avukatlar Devletten maaş ya da ücret almazlar. Avukatlar davanın kazanılması halinde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hükmedilecek karşı vekalet ücretine hak kazanırlar. Avukatlık Kanunu madde 164 gereği dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir.

Sözleşme ile aksi belirtilmemişse avukat işi sürecin sonuna kadar yürütür. Bu son, davanın kesinleşmesi, icra takibinin tamamlanması veya vekalet verilen işlemin sonuçlanması gibi durumlarla belirlenir. Bununla birlikte işin takibi konusunda taraflar arasında yapılacak sözleşme ile iş ve ücret hususlarında görüşülerek işin ne zaman biteceği ya da belli bazı işlerin tamamlanması halinde işin biteceği ayrıca kararlaştırılabilir. Ayrıca azil, istifa ya da ölüm nedeniyle de işin sona ermesi mümkündür. 

Bir davanın ne kadar süreceğini önceden kesin olarak bilmek mümkün değildir. Dava süreçleri, birçok farklı nedene bağlı olarak değişkenlik gösterir. Davaların süresini etkileyen başlıca nedenler şunlardır:

  • Davanın niteliği: Basit bir alacak davası ile karmaşık bir miras davası veya ticaret davasının süresi aynı değildir.
  • Mahkemelerin iş yükü: Yargı sistemi içinde mahkemelerin yoğunluğu, duruşma tarihlerinin belirlenme hızını doğrudan etkiler.
  • Delillerin toplanma süreci: Tanık dinlenmesi, bilirkişi raporlarının hazırlanması gibi süreçler, davanın uzamasına neden olabilir.
  • Tebligat süreçleri: Taraflara yapılacak bildirimlerin (tebligatların) ulaştırılması, bazen öngörülemeyen gecikmelere yol açabilir.
  • İstinaf ve Temyiz süreçleri: Yerel mahkeme kararının üst mahkemelerce (Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay) incelenmesi, dava sürecine ek süreler ekler.

Davalar yetkili ve görevli mahkemelerde açılmalıdır. Hangi mahkemenin görevli olduğunu saptandıktan sonra, hangi mahkemenin yetkili olduğunun belirlenmesi gerekir. Görevli ve yetkili mahkeme her bir dava için ilgili Kanunlarda ayrıca düzenlenmiştir. Bu nedenle bu sorunun tek bir yanıtı bulunmamaktadır. Davanın doğru mahkemede açılması, sürecin sağlıklı işlemesi, zaman ve hak kaybı yaşanmaması için büyük önem taşır. Hangi mahkemenin görevli ve yetkili olduğu konusunda bir avukattan hukuki danışmanlık almanız tavsiye edilir.